12 Haziran’da Hindistan’ın Ahmedabad kentinden Londra’ya gitmek üzere havalanan Air India’ya ait 171 sefer sayılı uçağın düşmesiyle ilgili soruşturmada çarpıcı bir iddia ortaya atıldı. İlk bulgular, kazanın bir teknik arızadan değil, kokpitteki ana yakıt vanasının kapatılmasından kaynaklandığını gösteriyor. Bu vananın bilerek mi kapatıldığı, yoksa bir hata sonucu mu devre dışı kaldığı ise soruşturmanın odağında.
Boeing 787 Dreamliner tipi yolcu uçağı, kalkıştan hemen sonra normal irtifasını kazanamayarak alçak uçuşla ilerlemeye başladı. Görenler, uçağın neredeyse evlerin çatılarına sürtünecek kadar alçaktan geçtiğini aktardı. Kısa süre içinde kokpitten "Mayday" çağrısı geldi, ancak hava trafik kontrol ile bağlantı kurulamadan uçak yere çakıldı. Kazada yalnızca 11A koltuğunda oturan bir yolcu sağ kurtuldu, diğer 241 yolcu ve mürettebat yaşamını yitirdi.
KARA KUTUDAN GELEN SİNYALLER
Kaza sonrası hem Hindistan hem de uluslararası havacılık otoriteleri olayın nedenini aydınlatmak için kapsamlı bir soruşturma başlattı. Uçağın ses ve veri kayıt cihazları (kara kutular) bulundu ve analiz edildi. Elde edilen ilk bilgiler, uçağın motorlarına yakıt sağlayan ana sistemin kalkış anında devre dışı kaldığını gösteriyor. Uçağın gaz kolları çalışıyor görünse de, yakıt motorlara ulaşmadığı için motorlar güç üretmedi ve uçak havalanamadı.
Bu sistemin devre dışı bırakılması, uçak içindeki sıradan bir işlem değil; belirli bir prosedürle gerçekleştirilen, kritik bir adım. Şüpheler, bu işlemin kaza sırasında pilot kabininde manuel olarak yapıldığı yönünde. Amerikan basınında yer alan haberlere göre, ikinci pilotun kara kutu kayıtlarında, kaptana "Yakıt vanasını neden kapattın?" diye sorduğu, kaptanın ise "Ben kapatmadım" yanıtını verdiği ortaya çıktı.
YENİDEN AÇILDI AMA GEÇ KALDI
Kayıtlara göre, tartışmadan yaklaşık 10 saniye sonra sistem yeniden devreye alındı. Ancak bu süre zarfında motorlar durmuştu ve tekrar çalışmaları için yeterli zaman kalmamıştı. Uçak irtifa kazanamayınca yere çakıldı.
Havacılık uzmanları, uçağın birkaç yüz metre daha yüksekte olması veya sadece 15-20 saniyelik fazladan süresi olması halinde motorların tekrar devreye girebileceğini, bu durumda kazanın yaşanmayabileceğini söylüyor.
KAPTAN TECRÜBELİ, YARDIMCI PİLOT GENÇ VE HIRSLI
Uçağın kaptan pilotu Sumeet Sabharwal’ın uzun yıllara dayanan uçuş deneyimi vardı. Yardımcı pilot Clive Kunder ise genç bir havacı olarak kariyerinde ilerlemek isteyen bir isimdi. Soruşturmada şu an için herhangi bir suikast ya da kasıtlı sabotaj şüphesi netlik kazanmamış olsa da, “yakıt vanası”nın manuel olarak kapatılmış olması ihtimali, olayın sıradan bir kaza olmadığını düşündürüyor.
Yetkililer, soruşturmanın sürdüğünü ve eldeki tüm verilerin uluslararası havacılık standartları çerçevesinde değerlendirileceğini belirtiyor.
