Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 24 Temmuz 2025 tarihli Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini 300 baz puan indirerek yüzde 46’dan yüzde 43’e çekti. Nisan ayından bu yana yapılan ilk faiz indirimi olan bu adım, piyasalar ve ekonomistler nezdinde geniş yankı uyandırdı. Geç likidite penceresinde gecelik borç verme faizi yüzde 49’dan yüzde 46’ya, gecelik borçlanma faizi ise yüzde 44,5’ten yüzde 41,5’e indirildi.
Kararın ardından ekonomistlerin değerlendirmesi de gecikmedi:
Ekonomist İris Cibre, indirimin piyasa beklentisinin (250 baz puan) üzerinde olduğunu vurgulayarak, Merkez Bankası’nın manevra alanını korumak adına borç verme faizini yüzde 46 seviyesinde tuttuğunu ifade etti. Cibre, reel faiz ortamının döviz talebini bastırmak açısından yeterli görüldüğünü ve kredi kanalının sıkı kalmaya devam edeceğini belirtti.
Merkez Bankası'nın karar metninde temmuzda tek seferlik enflasyon ve ardından talep koşullarındaki yavaşlama ile dezenflasyona işaret ettiğini belirten Cibre, "En önemlisi, TL'de reel değerlenmenin devamını vurgulamış ve kredi koşullarında gevşemeye gitmeyeceğini, sıkılığın korunacağını belirterek vurgulamış" ifadesini kullandı.
“DEMEK Kİ BENİM GÖRMEDİĞİM BİR ŞEY VAR”
Eski Merkez Bankası Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara ise sosyal medya hesabında “Merkez Bankası 250 baz puan beklentimin üzerine çıkarak 300 baz puan indirdi. Demek ki benim görmediğim bir şeyi görüyorlar” ifadelerini kullandı. Kara’nın mesajı, kararın öngörülebilirliğine dair soru işaretlerine işaret etti.
“METİN GÜVERCİN AMA FREN VAR”
Ekonomist Uğur Gürses, faiz indirimine eşlik eden metnin aslında daha güvercin bir eğilim taşıdığını ancak Haziran’daki eğilimdeki yatay seyrin ve Temmuz ayındaki geçici enflasyon artışının kurulu frenlediğini ifade etti. Gürses’e göre, asıl yönelimi görmek için Eylül toplantısına bakmak gerekecek:
“Uzun bir aradan sonra Eylül ayındaki toplantıda daha belirgin bir fotoğraftan karar vereceklerini anlıyoruz.”
“ÇALIŞAN BİR PROGRAMIN OLMADIĞI ORTADA”
Ekonomist İnan Mutlu, indirimin Türkiye’yi hâlâ dünyanın en yüksek ikinci politika faizine sahip ülke konumunda tuttuğunu hatırlatarak, iki yıl önce yüzde 38 seviyesinde alınan enflasyonun bugün yüzde 35 seviyelerinde kalmasının, izlenen politikanın etkinliğine dair ciddi bir sorgulama gerektirdiğini savundu: “Alınan her karar ortada çalışan bir program olmadığının kanıtı.”
Ekonomist Timothy Ash ise Merkez Bankası’nın 300 baz puanlık faiz indiriminin piyasa beklentisinin üzerinde olduğunu vurgulayarak kararı şu ifadelerle eleştirdi:
“Karahan Londra’ya gelip şahin mesajlar verdikten sonra beklentilerin üzerinde bir indirim yapılması, iletişim açısından zayıf ve güvenilirlik açısından zararlı bir adımdır. Bu, çok da akıllıca bir hamle değildi.”
“TEKNİK DEĞİL, HİSSİ BİR İNDİRİM”
Prof. Dr. Emre Alkin, kısa ve net bir değerlendirmeyle indirimi “Teknik değil, tamamen hissi” olarak yorumladı. Alkin’in sözleri, indirimin rasyonel bir zeminden çok algısal veya siyasi bir yön taşıdığına dair eleştirileri yansıtıyor.
“G20 ŞAMPİYONLUĞUMUZ ŞİMDİDEN HAYIRLI OLSUN”
Tunç Şatıroğlu ise faiz indiriminin zamanlamasını ve politika tutarlılığını eleştirerek, “Yüksek enflasyonda G20 şampiyonluğumuz şimdiden hayırlı olsun” ifadelerini kullandı. Şatıroğlu, enflasyon lobisinin güç kazandığını belirterek, gelecek ay enflasyon hedefinin yeniden yukarı revize edilmesini bekleyebileceğimizi dile getirdi.
