Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kara bir leke olarak yer eden 15 Temmuz 2016 darbe girişimi, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yıllar süren sinsi yapılanmasının bir ürünü olarak kayıtlara geçti. Dini bir yapı görüntüsü altında devletin tüm kurumlarına sızan örgüt, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yıllarca kadrolaştıktan sonra, 15 Temmuz gecesi anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik kanlı bir girişimde bulundu.
FETÖ, 1960’lı yıllarda İzmir’de temelleri atılan ve zamanla eğitim, dini sohbetler ve hayır çalışmaları görüntüsü altında örgütlenen bir yapılanmayla yola çıktı. Devletin kritik kurumlarına, özellikle emniyet, adalet ve TSK'ya sistematik şekilde yerleşen örgüt, 2000’li yıllardan itibaren etkinliğini artırarak yargı darbesi ve istihbarata yönelik operasyonlarla dikkat çekti.
7 Şubat MİT krizi, 17-25 Aralık yargı kumpasları ve MİT TIR’larının durdurulması olaylarında doğrudan rol aldı. Ancak siyasi iradenin geri adım atmaması, örgütün farklı bir yola başvurmasına neden oldu.
AK Parti’nin 1 Kasım 2015 seçimlerinde güçlü bir oy oranıyla yeniden tek başına iktidara gelmesi ve hükümetin, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla TSK’daki FETÖ mensubu askerleri tasfiye etmeye hazırlandığı bilgisi örgütte panik yarattı.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın generallerin de aralarında bulunduğu bazı subaylara yönelik gözaltı hazırlığı, darbe sürecini hızlandıran bir diğer faktör oldu.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in 19 Mart 2016 tarihinde haki renkli bir cübbe ile yayınladığı video mesajı, örgüt üyeleri tarafından “darbe talimatı” olarak algılandı.
Bu konuşmanın ardından ABD’ye giderek Gülen’le yüz yüze görüşen örgütün sivil yöneticileri, Türkiye’ye dönüşte darbe planının hazırlıklarına başladı.
FETÖ’nün sözde TSK imamı Adil Öksüz başkanlığında, 6-9 Temmuz tarihleri arasında Ankara Konutkent’te bir villada düzenlenen toplantı, darbe planının beyin takımı tarafından organize edildiği yer oldu. Toplantıya eski tuğgeneraller Mehmet Partigöç ve Gökhan Şahin Sönmezateş, tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, albaylar Bilal Akyüz, Murat Koçyiğit ve Mustafa Barış Avıalan ile sivil imamlar Hakan Çiçek, Kemal Batmaz ve Harun Biniş gibi isimler katıldı. Planı Gülen’e sunmak üzere Öksüz ve Batmaz 11 Temmuz’da ABD’ye gitti, onay aldıktan sonra 13 Temmuz’da Türkiye’ye döndüler.
Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli bir pilot binbaşının MİT’e giderek, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın alıkonulacağına dair verdiği ihbar, süreci tersine çevirdi.
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’e iletilen bilgi sonrası dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, hava sahasının kapatılması ve zırhlı araçların dışarı çıkarılmaması talimatını verdi. Bu gelişme, darbe saatinin 16 Temmuz saat 03.00’ten, 15 Temmuz 20.30’a çekilmesine neden oldu.
FETÖ’cü askerlerin darbe planı kapsamında ilk olarak Genelkurmay Karargâhı hedef alındı. Tümgeneral Mehmet Dişli, saat 21.00'de Akar’a darbeyi tebliğ etti, Akar’ın reddetmesi üzerine alıkoyma talimatı verdi. Darbenin ilk şehidi, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak’ın koruması Astsubay Bülent Aydın oldu.

Aynı anda İstanbul’daki Boğaziçi ve FSM köprüleri askerlerce kapatıldı, Ankara semalarında F-16’lar uçmaya başladı. Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), TÜRKSAT ve TRT binaları işgal edildi.





15 Temmuz gecesi 253 vatandaş şehit, binlercesi yaralandı. FETÖ’cü darbeciler 9 bin askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 246 zırhlı araç ve binlerce hafif silahla anayasal düzeni yıkmaya çalıştı ancak halkın ve güvenlik güçlerinin direnişiyle püskürtüldü.
FETÖ’nün lideri Fetullah Gülen, 1999’da sığındığı ABD’de Pensilvanya’da örgütünü yönetmeye devam etti. Türkiye’nin yaptığı tüm iade taleplerine rağmen Gülen teslim edilmedi. 20 Ekim 2024’te Monroe’daki St. Luke’s Hastanesi’nde öldüğü bilgisi, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından Türk makamlarına bildirildi.