ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Orta Doğu’daki gerilimin giderek artması ve İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin endişelerin derinleşmesi üzerine, Başkan Donald Trump’ın İran’a karşı askeri müdahaleye karar verebileceğini açıkladı.
Başkan Trump, Kanada’nın ev sahipliğinde düzenlenen G7 Liderler Zirvesi’ni planlanandan erken terk ederek, sabah saat 05.30 sularında Washington’a döndü. Trump’ın bugün Beyaz Saray’daki Durum Odası’nda (Situation Room) ulusal güvenlik ekibiyle bir araya gelerek İran’a yönelik olası hamleleri değerlendirmesi bekleniyor.
Başkan Yardımcısı Vance, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Trump’ın bugüne dek askeri güç kullanımında “dikkate değer bir itidal” gösterdiğini savunarak, “Başkan ordumuzu yalnızca Amerikan vatandaşlarını ve çıkarlarını korumak için kullanma konusunda son derece özenli davrandı,” ifadelerini kullandı.
Ancak Vance, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sürdürmesinin bir dönüm noktası olabileceğini belirterek, “Başkan, İran’ın nükleer programını durdurmak için daha ileri adımlar atılması gerektiğine karar verebilir. Bu nihai karar ona aittir,” dedi.
“İSRAİL TEK BAŞINA YETERLİ OLMAYABİLİR”
G7 Zirvesi sırasında Alman basınına konuşan Almanya Başbakanı Friedrich Merz de Trump’ın içinde bulunduğu güvenlik ikilemine dikkat çekti. Merz, İran’ın diplomasiye geri dönmemesi halinde, nükleer silah programının tamamen ortadan kaldırılmasının gündeme gelebileceğini söyledi.
“İsrail ordusunun bu kapasiteye tek başına sahip olmadığı açık. Gerekli hassas silahlara sahip değiller. Ancak ABD bu kapasiteye fazlasıyla sahip,” diyen Merz, olası bir askeri müdahalede Amerikan gücünün belirleyici rol oynayabileceğini vurguladı.
TAHRAN SESSİZLİĞİNİ KORUYOR
İran yönetiminden ise Vance’in açıklamalarına ve artan askeri hareketliliğe ilişkin henüz resmi bir yanıt gelmedi. Tahran, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin “sivil amaçlarla” yürütüldüğünü savunmuştu.
ABD yönetiminin önümüzdeki günlerde nasıl bir yol haritası çizeceği, sadece bölgesel değil küresel güvenlik dengeleri açısından da kritik öneme sahip olacak.
