İstanbul Bilgi Üniversitesi ile Türkiye Ekonomi Kurumu’nun ortak ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye Ekonomi Kurumu Bahar Konferansı, 29-31 Mayıs tarihleri arasında ekonomi ve akademi dünyasından çok sayıda ismi bir araya getirdi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Hasan Kazdağlı, uzun bir aradan sonra gerçekleştirilen bu buluşmanın, Türkiye’nin ekonomik geleceği açısından taşıdığı önemi vurguladı.
Konferansın en dikkat çekici sunumlarından biri, Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e ait oldu. "Orta Gelir Tuzağı" başlıklı sunumunda Akçiğit, orta gelirli ülkelerin 2000’li yılların başında önemli bir büyüme ivmesi yakaladığını, ancak bu tablonun özellikle 2013 sonrası bozulmaya başladığını belirtti. Türkiye’nin verimlilik sorununu aşamadığına dikkat çeken Akçiğit, “Sermaye yatırımlarıyla elde edilen büyüme kalıcı değil; asıl farkı yaratan unsur verimliliktir” dedi. Türkiye’nin ABD ile gelir farkında kritik unsurun sermaye değil, verimlilik olduğunu ifade eden Akçiğit, üretken firmaların desteklenmesi ve girişimcilik ortamının iyileştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“VERİMLİLİK ODAKLI BÜYÜME ŞART”
Türkiye’nin 1980’lerdeki orta gelir grubuna geri döndüğünü söyleyen Akçiğit, sağlıklı ve sürdürülebilir bir kalkınma için politikaların verimlilik odaklı hale getirilmesini önerdi. Genç girişimcilerin inovatif fikirler geliştirmesini teşvik edecek bir ortamın oluşturulmasının önemine değinen Akçiğit, “İyilerin yükseldiği bir ekonomik düzen kurmamız gerekiyor. Bu da ancak politikacıların ve şirketlerin dinamizmiyle mümkün” ifadelerini kullandı.
YAZGAN: ÇİN ÜRETİMİ YERELLEŞTİRİYOR
Ekonomim'in haberine göre, İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ege Yazgan ise küreselleşmenin 2008 krizi sonrasında ivme kaybettiğine dikkat çekerek, özellikle imalat sanayiinde durağanlaşma yaşandığını belirtti. Çin’in bu alandaki yükselişine işaret eden Yazgan, Çin’in yalnızca üretim hacmini artırmakla kalmadığını, aynı zamanda ithal ara malları da kendisi üretmeye başladığını ve üretim süreçlerini yerelleştirme eğiliminde olduğunu söyledi.
Yazgan, “Çin’in toplam üretimi içerisindeki ihracat bağımlılığı düşerken, dünya ekonomisindeki üretim ağlarını kendisine entegre etme çabası da hız kazanıyor. Bu da küresel tedarik zincirlerinde yeniden yapılanmayı beraberinde getiriyor” değerlendirmesinde bulundu.
PAMUK: TARİHSEL VERİLER YAPISAL DÖNÜŞÜMÜN ZEMİNİNİ SUNUYOR
Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şevket Pamuk da konuşmasında Osmanlı’dan günümüze Türkiye ekonomisinin tarihsel gelişimine ışık tutan verileri paylaştı. Pamuk, bölgesel farklılıklar, iktisadi kurumlar ve uzun vadeli büyüme eğilimleri üzerinden Türkiye’nin yapısal dönüşümünü yorumladı.
“EĞİTİME VE GİRİŞİMCİLİĞE ÖNCELİK VERİLMELİ”
Konferansta, Polonya ve Güney Kore gibi ülkelerin başarı hikâyelerinden de örnekler veren Akçiğit, kalkınma stratejisinin temel taşının eğitim olduğunu vurguladı. “Ülkelerin GSYH’lerinde eğitime ayrılan pay birinci sırada yer almalı. Ardından teknoloji, inovasyon ve startup ekosistemine yapılacak yatırımlar gelmeli. Sürdürülebilir kalkınma bu yapı üzerinde inşa edilebilir” dedi.