Anayasa Mahkemesi'nin tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay hakkındaki ikinci 'ilhal kararı'nı da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yine uygulamadı. Mahkeme kararı ilk hükümde olduğu gibi Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne bıraktı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ilk kararda yerel mahkemenin verdiği kararı doğru bulmuş ve Atalay hakkındaki 'ihlal kararı'nı uygulamamıştı. Dairenin ihlal kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması ise yargıda kiriz yaratmıştı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin AYM kararını uygulamayıp topu yine Yargıtay'a atması 'yargı krizinde ikinci parde' olarak yorumlandı. AYM'nin yok sayıldığı karar ilişkin ekonomistlerden de değerlendirmeler geldi. Kararın hukukun tanımazlığı anlamına geldiğini belirten ekonomistler, hukukun olmadığı yerde ekonominin de düzelmeyeceğine dikkat çekti.
'AYM KARARININ TANINMADIĞI ÜLKEYE YATIRIM GELMEZ'
AYM kararının uygulanmamasını değerlendiren ekonomist Serkan Özcan “Anayasa Mahkemesi kararının tanınmadığı bir ülkeye yatırım gelmez! Birkaç yatırımcıya power point sunumu yaptın diye kimseyi ikna edemezsin! Hukuk yoksa; iş yok, aş yok, üretim yok!” dedi.
Mahfi Eğilmez ise “En çok da hukuk okuyan öğrencilere ve hukuk okutmaya çalışan hocalara üzülüyorum. Mesela Anayasa Hukuku hocası Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını nasıl anlatıyordur acaba? Kuralı anlatıp 'Ama burası Türkiye, burada biz kendi kurallarımıza bile uymayız' mı diyordur. Türkiye'nin gelişememesinin nedeni 'Burası Türkiye' diye başlayan cümlelerde saklı” ifadesini kullandı.
'RASYONELİN SINIRLARI BU KADARMIŞ İŞTE'
İris Cibre de Uluslar arası kredi derecelendirme kuruluşlarına dikkat çekti: “Anayasa Mahkemesi kararına tekrar uyulmadı. Moody's: Türkiye'de kurumsal kapasitedeki toparlanma, pozitif senaryoda dahi zaman alacak. Resmen Anayasa krizi yaşanıyor. Rasyonelin sınırları bu kadarmış işte...”
'KARARI EKONOMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRMEK GEREK'
Şanol Babuşçu da AYM kararının uygulanmamasına dair şu paylaşımı yaptı: “Yabancı yatırımcının gelmek, yerli yatırımcının gitmemek için dikkate aldığı nokta sadece 'kazanç veya getiri' değildir. Birçok etkenin içinde ilk sırada 'ülkedeki hukuksal ortam ve uygulamalar' gelir. Anayasa mahkemesinin kararlarını ve sonrasındaki uygulamaları bu çerçevede değerlendirmek gerekir.”
