Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin genel merkezinde düzenlenen Medya Dayanışma Buluşması sonrasında gazetecilerle bir araya geldi. Toplantıda basın özgürlüğünden muhalefetin geleceğine, AİHM’in Selahattin Demirtaş kararından “Terörsüz Türkiye” tartışmalarına kadar pek çok konu gündeme geldi.
Blok siyasetine karşı olduğunu söyleyen, Arıkan, “Ben blokla hareket etmeyi doğru bulmayanlardanım. 2014, 2018 ve 2023 seçimlerinde sonuç aynı çıktı" dedi.
“DEMİRTAŞ 10 YILDIR CEZAEVİNDE, ARTIK HUKUKİ AÇIDAN SERBEST BIRAKILMALIYDI”
AİHM’in kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mahmut Arıkan, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 10 yıldır cezaevinde bulunduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“Selahattin Demirtaş’ın özgürlüğünü hâlâ hukuki pencereden değil, son bir yıl içindeki müzakereler üzerinden değerlendiriyoruz. ‘Acaba bir uzlaşı olur mu, serbest bırakılır mı?’ tartışmaları yürütülüyor ama kimse şuna bakmıyor: Hukuki anlamda bu adam 10 yıldır cezaevinde yatıyor. Ceza alsa bile, bu süre zaten bunu karşılardı. Tartışmalar, ‘terörsüz Türkiye’ başlığı altındaki siyasi konulara indirgeniyor. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Demirtaş, şu ana kadar çoktan serbest bırakılmalıydı ve siyaset sahnesinde yer alabilmeliydi.”

Arıkan, 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dönemin Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun “Demirtaş serbest bırakılmalı” açıklamasının büyük bir tepkiyle karşılandığını hatırlatarak, “Aradan yedi yıl geçti ama hâlâ aynı noktadayız” ifadelerini kullandı.
“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DEMOKRASİNİN TEMEL ŞARTIDIR”
Toplantıda medya çalışanlarının durumuna da değinen Arıkan, gazetecilerin ekonomik ve siyasi baskılar altında görev yaptığını söyledi.
“Gazeteciler, halkı doğru bilgilendirme çabasını zor koşullarda sürdürüyor. Medya üzerinde ekonomik baskılar artıyor, gazeteciler işten çıkarılıyor, oto-sansür uygulamak zorunda kalıyor. Muhalif medya organlarına resmi ilan ve reklamların neredeyse hiç verilmemesi, basın üzerinde ‘reklamla terbiye’ yöntemi oluşturuyor. Özgür basın demokrasinin temel unsurlarındandır.”
“GEÇMİŞE DAİR PİŞMANLIĞIMIZ YOK”
Arıkan, partisinin geçmiş ittifaklarıyla ilgili bir soru üzerine “Ali Babacan ile uyumlu bir iş birliği yürüttük” diyerek geçmiş dönem koalisyon ve ittifaklardan pişmanlık duymadıklarını belirtti.
“Partimizin 56 yıllık tarihinde Ecevit, Demirel, Türkeş, Edibalı ve Çiller dönemlerinde çeşitli koalisyonlar yaptık. En sonunda Altılı Masa’da yer aldık. O dönemde yapılması gerekenler yapıldı. Geçmişe dair hiçbir pişmanlığımız yok.”
“SİYASİ AYRIMLAR DEĞİL, ADALET MÜCADELESİ BELİRLEYİCİ OLMALI”
Toplumdaki ayrışmaların artık ideolojik değil, adalet ekseninde şekillendiğini ifade eden Arıkan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ben artık muhafazakâr, solcu, dindar partiler ayrımının anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Ortada ‘hak yiyenlerle hakkı yenenlerin’ mücadelesi var. Biz, hakkı yenenlerin yanında durmaya devam edeceğiz. İtirazı olan, çözüm önerisi sunan herkesle konuşmaya açığız. Bu noktada partilerden çok ilkeler önemlidir.”

“BLOK SİYASETİ 2023’TE SONUÇ VERMEDİ”
Bir gazetecinin “Yeni bir muhalefet bloku kurulabilir mi?” sorusuna Arıkan şu yanıtı verdi:
“Ben blokla hareket etmeyi doğru bulmayanlardanım. 2014, 2018 ve 2023 seçimlerinde sonuç aynı çıktı: iktidar bloğu yüzde 52, muhalefet bloğu yüzde 48 aldı. Blok siyaseti sonuç vermedi. Şimdi, iktidar ve ana muhalefetten memnun olmayan ciddi bir kesim var. Biz, o kesim için yeni bir adres oluşturmak istiyoruz.”
“ÖCALAN TARTIŞMALARI, ÇÖZÜM ARAYIŞINI DARALTIYOR”
Arıkan, son dönemde yeniden gündeme gelen “Terörsüz Türkiye” başlığı ve Abdullah Öcalan tartışmalarına da değindi:
“Terörsüz Türkiye başlığıyla başlayan süreci doğru bulmadım. Sadece PKK veya terör üzerinden değil, ülkenin tüm demokratik sorunları masaya gelmeli. Basın özgürlüğünden KHK mağduriyetlerine, Cumartesi Anneleri’nden Diyarbakır Anneleri’ne kadar tüm konular görüşülmeli.
Öcalan’ın serbest kalması ya da komisyona gelip konuşması gibi tartışmalar, Türkiye’nin sorunlarını çözmek açısından yetersiz. Nasıl ki Demirtaş 10 yıl boyunca suni tartışmalar yüzünden içeride tutulduysa, bu tür polemikler de sağlıklı bir çözüm üretmiyor.”
“HUKUK VE SAMİMİYET OLMADAN ÇÖZÜM MÜMKÜN DEĞİL”
Arıkan, Türkiye’nin gerçek bir demokratik normalleşme sürecine girebilmesi için hem hukuki hem de samimi bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu vurguladı:
“Eğer samimiyet varsa, Türkiye’nin tüm mağduriyetleri masaya gelmeli. Basın, adalet, ifade özgürlüğü… Bunların konuşulmadığı bir masa, gerçek çözüm masası olamaz.”



















