Gazze Şeridi'nde aylardır devam eden yıkım, açlık ve insani felaket, Almanya’da düzenlenen Federal Basın Konferansı’nda sert eleştirilere konu oldu. Uluslararası yardım örgütleri temsilcileri, insan hakları savunucuları ve önde gelen akademisyenler, Alman hükümetinin İsrail’e yönelik koşulsuz desteğinin artık uluslararası hukuka aykırı bir tutum haline geldiğini belirtti. Konferansta yapılan konuşmalarda, Gazze'deki durumun “savaş suçu”, “insanlığa karşı suç” ve nihayetinde “soykırım” tanımıyla örtüştüğü vurgulandı.
“İSRAİL AÇLIĞI SAVAŞ SİLAHI OLARAK KULLANIYOR”
Medico international Orta Doğu sorumlusu Riad Othman, İsrail’in yardım konvoylarına yönelik saldırılar düzenlediğini ve Gazze’ye girişine izin verilen insani yardım kamyonu sayısının geçmişin çok altında kaldığını belirtti. Othman, “CoGAT’ın kendi verileri, Gazze’ye BM’nin belirlediği insani minimumun dahi sağlanmadığını gösteriyor” dedi.
Othman’a göre, İsrail’in yardım vaatleri gerçek eylemlere dönüşmüyor. Kara geçişlerinin kapalı tutulması, insani yardımın ulaştırılmasını neredeyse imkânsız kılıyor. “Gazze'de tarım, altyapı ve gıda üretimi sistematik biçimde tahrip edildi. Yardımın yeniden başlaması bile artık yeterli değil, çünkü birçok insan için çok geç kalındı” ifadelerini kullandı.
AMNESTY INTERNATİONAL: ALMANYA ARTIK YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMELİ
Amnesty International Almanya Genel Sekreteri Dr. Julia Duchrow, Almanya’nın İsrail’e silah tedarikinin uluslararası hukuk uyarınca derhal durdurulması gerektiğini söyledi. Duchrow, “İsrail’in sivil halkı aç bırakması savaş suçu; bu uygulama sistematikse, insanlığa karşı suçtur. Biz Amnesty olarak bunun ötesinde soykırım teşkil ettiğini tespit ettik” dedi.
Duchrow ayrıca, Almanya’nın AB Ortaklık Anlaşması çerçevesinde İsrail ile ilişkileri askıya alma yükümlülüğü olduğunu hatırlatarak, “Soykırım suçu işlendiğinde devletler eylemsiz kalamaz. Aksi takdirde suçun ortağı sayılırlar” ifadelerini kullandı.
“SREBRENİTSA İLE GAZZE ARASINDA KORKUTUCU PARALELLİKLER VAR”
Regensburg Üniversitesi Sosyal Antropoloji Profesörü Ger Duijzings, 1995’teki Srebrenitsa soykırımı ile Gazze’de yaşananlar arasında benzerlikler bulunduğunu dile getirdi. Sivil halkın bilinçli şekilde aç bırakılması, yerinden edilmesi ve hedef alınmasının uluslararası toplumun gözleri önünde gerçekleştiğini vurgulayan Duijzings, “Srebrenitsa’da nasıl geç kalındıysa, Gazze için de aynı senaryo yaşanıyor” dedi.
“SOYKIRIM EKONOMİSİNİN FİNANSÖRÜ AB, ANA DESTEKÇİSİ ALMANYA”
Friedrich-Alexander Üniversitesi’nden Prof. Dr. Christine Binzel ise Almanya’nın İsrail’e yönelik ticaret, bilimsel iş birliği ve silah sevkiyatlarıyla “soykırım ekonomisine” katkı sunduğunu söyledi. Binzel, “Bu sadece uluslararası hukuka değil, Alman Anayasası’na da aykırı” ifadelerini kullandı.
Binzel, Gazze’de yaşananların yalnızca askeri bir mesele değil, sistematik bir yok etme stratejisi olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve sayısız uzman, açlık stratejisinin soykırımın bir parçası olduğunu ortaya koydu. Buna rağmen Almanya hiçbir yaptırım uygulamıyor. Bu, artık bir başarısızlık değil; açık bir suç ortaklığıdır.”
"KOŞULSUZ DESTEK ARTIK SÜRDÜRÜLEMEZ"
Federal Basın Konferansı’nda yapılan açıklamalarda, Almanya'nın İsrail’e yönelik koşulsuz desteğinin sürdürülemez hale geldiği vurgulandı. Konuşmacılar, silah satışının durdurulması, Gazze ablukasının sona erdirilmesi ve uluslararası hukuka uygun siyasi baskıların derhal başlatılması çağrısında bulundu.
Konferansın sonunda şu ortak mesaj öne çıktı:
“İsrail’in Gazze’deki politikaları yalnızca savaş hukuku değil, insanlığın ortak vicdanı açısından da kabul edilemez. Almanya artık bu suçun ortağı olmamalıdır.”