Küresel ısınmanın etkileri derinleşirken, Türkiye alarm verici düzeyde su kriziyle karşı karşıya. Birleşmiş Milletler’in yayımladığı Dünyadaki Kuraklık Noktaları 2023- 2025 Raporu, ülkenin hızla su fakiri olma yolunda ilerlediğini ve kuraklık riskinin her geçen yıl arttığını ortaya koydu.
Gazete Oksijen'de yer alan habere göre; 2023 ve 2024, global ölçekte kaydedilen en sıcak yıllar olarak kayıtlara geçti. Bunun sonucunda 2023 ve 2024 kurak geçtiği gibi, 2025’in kurak geçmesi için de her koşul devrede. Bu saptamanın kaynağı; Birleşmiş Milletler Çölleşme İle Mücadele Konvansiyonu için ABD Ulusal Kuraklık Azaltma Merkezi tarafından hazırlanmış raporun yazarları… “Dünyadaki Kuraklık Noktaları 2023-2025” başlığını taşıyan çalışmada “iklim değişikliği noktaları” olarak öne çıkan bölgeler Güney ve Doğu Afrika, Amazon havzası, Panama, Meksika, Güneydoğu Asya ve Türkiye’nin de bulunduğu Akdeniz havzası. Çalışmanın yazarları, Türkiye’yi de özel olarak mercek altına aldı.
EL NİNO-LA NİNA ETKİSİ
Bu bölgelerde farklı zorluklar yaşanmakla beraber değişmeyen üç unsur şunlar: Hem içme hem tarım suyu kıtlığı, tarımsal üretimde dramatik düşüş, özellikle hidroelektrikten yararlanan yerlerde elektrik üretimi ve dağıtımında kesintiler. Bunların tetikleyicilerinden biri de iklimsel etmenler. 2023’te küresel ısınmada gözlenen ani ivmelenme, dünyada etkili olan El Niño fenomeninden kaynaklı. Bu salınım aynı zamanda Güney Afrika, Güney Asya, Amerika kıtaları ve Avustralya’da kuraklığa yol açıyor. Zıddı olan La Niña ise Doğu Afrika, Batı Asya ve yine Kuzey-Güney Amerika kıtalarını etkiliyor.
SU KITLIĞI VE ÇÖLLEŞME TEHDİDİ
Türkiye’nin de bulunduğu ve küresel ısınmayla bağlantılı olarak artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar yüzünden iklim değişikliklerinden en fazla etkilenen alanlardan biri olan Akdeniz havzası, su kıtlığı ve çölleşme tehdidi altında. Zaten kurak bir iklim olan Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgede kuraklıkların sıklığı ve şiddeti 1950’lerden beri artıyor. Bölgede 2050’ye dek sıcaklıkların 2-3 derece, 2100 yılına kadar ise 3-5 derece yükselmesi bekleniyor. Akdeniz’de her 2 derecelik ısınmanın ise su bütçesini yüzde 2-15 arasında azaltacağı öngörülüyor. Daha kurak hale gelerek çöl koşullarına yaklaşacak bölgeler ise Sicilya, Kıbrıs, Fas, Cezayir, Tunus, İspanya’nın güneyi, Portekiz, Suriye’nin bazı bölgeleri ve Türkiye’nin güneyi olarak sıralanıyor. Rapor, kuraklığın son etkilerini özellikle Türkiye, Fas ve İspanya üzerinden inceliyor. Bu üç ülkenin ve Akdeniz havzasının mahsul kıtlığı ve içme suyu kaynaklarının azalması gibi sorunlarla yüzleşeceği belirtiliyor.
TÜRKİYE 'SU FAKİRİ' ÜLKELERDEN BİRİ OLACAK
Yarı kurak bir iklime sahip olan Türkiye, arazi bozulmasına da çok açık topraklara sahip. Ülkenin yüzde 88’i çölleşme riskiyle karşı karşıya. 21’inci yüzyılın sonuna dek Türkiye’deki yağışların yüzde 30 oranında azalması bekleniyor. 2100’e kadar kıyılarda sıcaklıklar mevsim normallerine göre 4-5 derece, iç bölgelerde ise 5-6 derece düzeyinde artacak. Tüm bunlar göz önüne alındığında Türkiye’nin 2019’da OECD tarafından “su stresi altındaki ülkeler” arasına alınması çok olağan. Su zengini ülkelerde kişi başına 10 bin metreküp tatlı su düşerken Türkiye’de bu sayı yaklaşık 1350 metreküp civarında. Daha alarm verici olan durum ise 2030’a kadar kişi başına 1000 metreküp seviyesine düşmesinin beklenmesi. Şayet bu gerçekleşirse, Türkiye “su fakiri” ülkelerden biri olacak. Bu periyotta ülke nüfusunun yarısı ve tarım arazilerinin yüzde 80’i su sıkıntısı riskiyle karşı karşıya kalacak.
YERALTI SUYU TÜKENİYOR
Rekor sıcaklıklara sahne olan 2023 yılında Türkiye genelinde yağışlar uzun yıllar ortalamasına göre sadece yüzde 6 daha düşük olsa da bölgesel bazda farklar kritik seviyelerdeydi. Hatay’da yağışlar yüzde 55, Edirne ve Tekirdağ’da yüzde 40, Marmara bölgesinde yüzde 25 oranında azaldı. Türkiye’de kuraklık hem su kaynaklarına hem de tarıma önemli ölçüde tesir eden bir kriz olarak hala faal. Yeraltı su kaynaklarının tükenmesi nedeniyle oluşan obrukların sayısı 1000’den fazla. Örnek vermek gerekirse, Konya’da yeraltı suyu her yıl yaklaşık 2 metre seviyesinde azalıyor. Bu düşüşün altında da yıllık yaklaşık 500 milyon metreküplük su açığı yatıyor. Aksaray, Ankara, Eskişehir, Karaman, Nevşehir, Niğde ve Sakarya da Konya’yla aynı durumdan muzdarip bölgeler.
'GELECEKTE DAHA AĞIR KRİZLERLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİR'
Su kullanımı açısından, Türkiye suyunun yaklaşık yüzde 75’ini tarımda tüketiyor. Çiftçiler 2023-2024’te hakim olan kuraklığın etkilerini azaltmak adına gece sulaması ve yağmur suyu hasadı gibi tasarruf metotlarına başvurdu; ama yine de kuraklık nedeniyle 2024 yılında tarımsal üretim 2023’e nazaran yüzde 5 azalmış durumda. Tehlike, atlatılmak bir yana, yoğunlaşarak büyüyor. 2025 Ocak’ı, son 24 yılın en kurak ocak ayı… Güneydoğu Anadolu’ya mevsim normallerine göre yağışların yalnız yüzde 6’sı düştü; İç Anadolu ise yine normal yağışlarının ancak yüzde 30’unu alabildi. Rapora göre tüm bunlar, Türkiye’de süregiden kuraklık krizinde kırılganlıkların derinleştiğini ortaya koyuyor. Raporun Türkiye bölümü “Türkiye, su stresi, tarımsal kırılganlık, yeraltı su kaynaklarının tükenmesi ve kentleşme baskıları yüzünden gelecekte daha ağır krizlerle karşı karşıya kalabilir” tespitiyle sona eriyor.
Avrupa Kuraklık Gözlemevi’nin (European Drought Observatory/EDO) 11-20 Haziran tarihleri arası için yaptığı gözleme göre Türkiye’nin büyük bölümüne uyarı seviyesinde kuraklık hakim. Bununla birlikte alarm seviyesine vardığı bazı bölgelerde kuraklık ekin ve bitkileri etkileyecek düzeye ulaşmış durumda.
Haritadaki kırmızı bölgeler bitki stresini, turuncu bölgeler topraktaki nem açığını, sarı bölgeler ise yağış açığını ifade ediyor. Beyaz bölgelerde kuraklık yok, gri bölgeler hakkında veri yok veya çalışma yapılmamış. Açık yeşil bölgeler kuraklık sonrası toparlanmayı kısmen sağlamışken koyu yeşil bölgeler kuraklık sonrası rehabilite olmuş yerler.