MEYRALEM Haber Sitesi

Sayfa Adresi : https://www.meyralem.com/haber-detay/8459_dervisoglu-ndan-kanal-istanbul-elestirisi-sizin-bu

GÜNDEM

Tümü

Dervişoğlu'ndan 'Kanal İstanbul' eleştirisi: Sizin bu oyunlarınız bitmek bilmedi

(1 Gün, 11 Saat önce) 64 İzlenme 0 Yorum
İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında Kanal İstanbul Projesi'ni "Şimdi yeniden Kanal İstanbul’un peşine düşmüşler. İstanbul’un son sulak alanlarına, su kaynaklarına saldırıyorlar" sözleriyle eleştirdi. Milli Savunma Bakanı Güler'in “Bu arada, bir tane drone atmışlar, o da bizim Mehmetçiğe çarptı, hastaneye götürdük. Kurtaramadık şehit oldu” sözlerini de eleştiren Dervişoğlu, "Turbun büyüğü ve en acı olanı ise Milli Savunma bakanının sözleridir" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Kanal İstanbul tartışmalarına değinen Dervişoğlu, "Şimdi yeniden Kanal İstanbul’un peşine düşmüşler. Suyun altından değerli hale geldiği çağımızda, İstanbul’un son sulak alanlarına, su kaynaklarına saldırıyorlar. Kılıfı da hazırlamışlar. Neymiş; vatandaşa toplu konut yapacaklarmış. Yahu, konutu Türk vatandaşına yapıyorsanız, reklamı niye Arap ülkelerinin televizyonlarında yayınlatıyorsunuz? Bu büyük yağmayı, Ayşe teyzeye, Ahmet amcaya "ev yapıyoruz" diye perdelemeye çalışıyor, petrol zenginlerinden müşteri bulmaya çalışıyorsunuz. Sizin bu oyunlarınız bitmek bilmedi, biteceğe de benzemiyor" dedi.

Dervişoğlu, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in “Bu arada, bir tane drone atmışlar, o da bizim Mehmetçiğe çarptı, hastaneye götürdük. Kurtaramadık şehit oldu” sözlerine "Bakın sırada ne var biliyor musunuz? Turpun büyüğü var. Turbun büyüğü ve en acı olanı ise Milli Savunma bakanının sözleridir. Önce yanlış mı okudum dedim. Ama maalesef doğru okumuşum" dedi.

Dervişoğlu'nun açıklamalarında öne çıkan satırlar:

'ERDOĞAN VE AVANESİ,TÜRKİYE’Yİ DEPREME HAZIRLAYAMAMIŞTIR'

"Yaşanan, deprem bir kez daha göstermiştir ki, 25 yıl kesintisiz şekilde İstanbul’u, 23 yıldır da Türkiye’yi yönetmiş Erdoğan ve avanesi, Ne Türkiye’yi ne de İstanbul’u depreme hazırlayamamıştır. Buna dair niyetleri olmadığı gibi, bundan sonra da olmayacaktır. “Dönüşüm” deyince, arsa ve imar rantını hatırlıyorlar. İnşaat deyince, avm ve lüks rezidanslar dışında akıllarına bir şey gelmiyor. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da hiçbir vizyonları yok. Eski Türkiye derken, aslında kendilerini tarif ediyorlar. Çünkü, iktidarları da kendileri de eskidir."

'TÜRK TELEKOM’U DA, TURKCELL’İ DE SİZ YÖNETİYORSUNUZ'

"Türkiye, Dünya’nın en pahalı ve en vasat iletişim hizmetine tonla para öderken, Depremde, felaketlerde dahi cep telefonu kullanamazken, İnternete ulaşamazken, Siz, işinize geldiğinde, ustaca bant daraltıyor, sosyal medyaya sansür koyabiliyorsunuz. Varlık fonuna aldığınız Türk Telekom’u da, Turkcell’i de siz yönetiyorsunuz. Milletin cebinden rant şebekelerine kaynak aktarmak dışında, İktidarın torpillilerine milyonlarca lira huzur hakkı ödemek dışında, Allah aşkına, hiç birinizin aklına, Bu milletin hayrına, geleceğine, refahına dair bir şey yapmak gelmiyor mu?"

'ŞEHRİN SOLUK BORUSUNA GÖKDELENLER DİKİLMİŞTİR'

"Düşünebiliyor musunuz? 1999 Depremi sonrası belirlenen 470 toplanma alanından bugün sadece 77 tanesi kullanılabiliyor. Gerisi ise hepimizce malum olduğu üzere gasp edilmiş, Şehrin soluk borusuna AVM’ler, lüks rezidanslar ve gökdelenler dikilmiştir."

'1 AYDA 50 MİLYAR DOLARI YAKTINIZ'

"Depreme hazırlık bahanesiyle topladığınız parayı başka yerlere harcayıp, vatandaşımızı ölüme terk ettiniz. Milletin hayatına harcamadınız ama; iktidarınızı korumak için, seçimle alamadığınız İstanbul’u hileyle alabilmek için, 1 ayda 50 milyar doları yaktınız. 23 yıldır bitmeyen yağmanız devam etsin diye, Bu aziz milletin biriktirdiği dövizi har vurup harman savurdunuz."

'İSTANBUL’UN SON SULAK ALANLARINA, SU KAYNAKLARINA SALDIRIYORLAR'

"Şimdi yeniden Kanal İstanbul’un peşine düşmüşler. Suyun altından değerli hale geldiği çağımızda, İstanbul’un son sulak alanlarına, su kaynaklarına saldırıyorlar. Kılıfı da hazırlamışlar. Neymiş; vatandaşa toplu konut yapacaklarmış. Yahu, konutu Türk vatandaşına yapıyorsanız, reklamı niye Arap ülkelerinin televizyonlarında yayınlatıyorsunuz? Bu büyük yağmayı, Ayşe teyzeye, Ahmet amcaya "ev yapıyoruz" diye perdelemeye çalışıyor, petrol zenginlerinden müşteri bulmaya çalışıyorsunuz. Sizin bu oyunlarınız bitmek bilmedi, biteceği de benzemiyor. Şu artık gün gibi ortadadır; Sarayın bekası ile Milletin bekası birbirinden farklıdır. Türk milletinin devletini, Türk milletinden kopmuş bir avuç azınlık idare etmektedir. Bundan sonra iki seçenek var; ya millet bekası galip gelecek, ya da sarayın bekası Türk Milletini ezecektir. Sorun Sarayda, Çare ise buradadır, Meclistedir!"

 

'TURBUN BÜYÜĞÜ MİLLİ SAVUNMA BAKANININ SÖZLERİDİR'

"Bakın sırada ne var biliyor musunuz? Turpun büyüğü var. Turbun büyüğü ve en acı olanı ise Milli Savunma bakanının sözleridir. Önce yanlış mı okudum dedim. Ama maalesef doğru okumuşum. Şehidimiz sorulduğunda dedi ki; “Bu arada, bir tane drone atmışlar, o da bizim Mehmetçiğe çarptı, hastaneye götürdük. Kurtaramadık şehit oldu” Aynen böyle dedi. Şehitlerimizi adet gibi zikreden zihniyetin geldiği nokta tam da budur. Bir kahramanımızın şehadetinden değil de, yolda çarptığı yavru kediden bahsediyor sanki. Soruyorum; O drone’u kim attı? Türk ordusunun, polisimizin, korucularımızın yıllardır kahramanca mücadele ettiği hain teröristler atmadı mı? Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler!Şehide kelle diyerek, teröriste barış güvercini muamelesi yaparak, bu ülkeyi dün götürdüğünüz yer neresiyse, bugün de aynıdır. Vatana ihanet görevi tevdi edilmiş aparatların ajandasına değil, Vatana hizmet için hayatını ortaya koymuş kahraman Türk ordusunun şerefine uygun davranın."

DERVİŞOĞLU'NDAN EKONOMİYE NAPOLYON BENZETMESİ

"Meşhur bir hikaye vardır. Napolyon komutanlarından birine sormuş; Savaşı neden kaybettik? Demiş. Komutanı, “Beş nedeni var efendim” diyerek sıralamaya başlamış: “Birincisi barut bitti” deyince, Napolyon, “Tamam dur, ötekileri sıralamanın anlamı yok.” demiş. Türkiye ekonomisinin durumu da budur. Halin sebebini sorarsanız da tek bir nedeni vardır; Cumhurbaşkanlığı sistemi isimli saray tasallutudur. Çünkü bu tasallut, elde avuçta lazım olan ne varsa tüketmiştir. Gerisini saymamıza gerek bile yoktur. Böyle bir ülkenin parasının değerli olması mümkün olabilir mi? Bu ülkeye yatırım gelebilir mi? Böyle bir ülkede istihdam yaratılabilir mi? Böyle bir ülkede yüzler gülebilir mi?"

 

'ÇILGIN PROJELER ÜRETMEK YERİNE GAP’I BİTİRİLİRLERDİ'

"Bugün gelir adaletsizliğinin en yüksek bölgelerinden olan Doğu ve Güneydoğu, Diyarbakır, Mardin, Van onlar için ne demek? Yine rant demek, ağalık-marabalık demek. Aksi olsaydı, 23 yılda Cumhuriyet’in 10 yılda yaptığının yarısını yaparlardı. Çılgın projeler üretmek yerine, 23 yıldır laf üretmek yerine, En önce GAP’ı bitirilirlerdi."

'ERDOĞAN’IN DERDİ BAŞKADIR'

"Baksanıza ülkenin başındaki kişi, Recep Tayyip Erdoğan "Türkiye Yüzyılı'nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Programı’nda ne diyor; Yine ensar-muhacir diye başlıyor, ardından da hicret benzetmesi yapıyor. “Türkiye’de 4 milyon 33 bin “göçmen” vardır” diyor. Bazen ne dediğiniz değil, ne demediğiniz önemlidir. Sığınmacıları, kaçakları göçmen diye tarif eden Erdoğan acaba ne yapmak istiyor diye sorsak, şıklar belli;

a- Bu kavramın ne olduğunu bilmiyor? Mümkündür, çünkü umurunda değildir.

b- Bu kavramı da istediği gibi şekillendireceği bir oyun hamuru zannediyor. Bu da mümkündür.

c- Derdi başkadır.

En esaslı şık da budur. Evet, Recep Tayyip Erdoğan’ın derdi başkadır. Buradan kendisine sesleniyorum; Sen, göçü de göçmeni de, Bugünün mevcut ve yarının müstakbel kaçaklarını meşrulaştırmak için eğip bükemezsin. Böyle bir selahiyete sahip değilsin."

'TÜRK DIŞINDA HERKESLE KUCAKLAŞAN BİR İKTİDAR GÖRÜYORUM'

"Türk dışında herkesle kucaklaşan, başında olduğu Türk devletinin, ismiyle, özüyle, kurumlarıyla, gelenekleriyle kavga eden bir iktidar görüyorum. Ben Aksaçlılığın bilgeliğini değil, cehaletin karanlığını görüyorum. Türk Devletleri Teşkilatı diye yola çıkıp, Kıbrıs Türklüğünü Kumarhane kapitalizmine, Yasa dışı bahis baronlarına satanları görüyorum. Akdeniz’de vatanın mavisinden bahsedenlerin, Doların yeşiline ram olduklarını görüyorum. Gazze’nin acılarından manşet devşirip İsrail’le komisyonculuk oynayanları görüyorum. Tüm kutsallarımızı yalanlarına alet etmekten utanmıyorlar. Türkiye’de göçmen varmış, hadisenin adı da hicretmiş. Siz HİCRETE kurban olun. Bu bezirgan saltanatıyla oynadığınız demografik kumarın, O mukaddes hicret ile hiçbir benzerliği, hiçbir alakası yoktur. Ağızınızdan çıkanı kulağınız duysun. Kendinize gelin kendinize!"

'SURİYE’DEKİ O KONFERANSTAN HABER VER'

"Sen bize, yakından takip ettiğin Suriye’deki o konferanstan haber ver. Hediye ettiğin kravatla adamım yaptım zannettiklerinin Türkiye’ye attığı kazıklardan haber ver. Sana ebeliğini yaptırdıkları, senin de, koltukta oturmak uğruna baş göz üstüne dediğin, yeni terör devletinden haber ver. Kandil’den Suriye’ye taşınan terör baronlarından haber ver. 50 bin insanımızın katilini, ordumuzun çoktan bertaraf ettiği PKK’yı, Yeniden diriltip, siyasete sokmaya uğraştığın planlarından haber ver. İmralı-Beştepe-Balgat trafiğinde yürüttüğün Af Pazarlığından haber ver. Barış, barış dedirterek işaret ettirdiğin savaşın tarafları kimdir, ondan haber ver."

'SANDIK GELDİĞİNDE ÇOK DAHA FAZLA İNCİNECEKSİN'

"Bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Teröristbaşını meclise çağıran zatı biliyorsunuz. Artık teröristlerle pek sıkı fıkı oldu. Ama Suriye’deki konferansa incinmiş. “Pişmiş aşa su katmayın” diyor. Hala hayal aleminde… İlk gün söyledim, yeniden hatırlatayım; Bunların pişirdiğin aşın malzemesi zehirdir zehir. Su katsaler ne, katmasalar ne! Pişmiş aş dediğin, bu millete dayatılan baldıran zehiridir! Bugün incinmişsin. Bekle, sandık geldiğinde çok daha fazla incineceksin. Bu millet bu ihaneti affetmeyecek, göreceksin!"

 


YORUMLAR

Yorum Yaz
Bu habere daha önce yorum yapan olmadı.
Şimdi ilk yorumu sen yaz.!
ARŞİV
GAZETE MANŞETLERİ
KARİKATÜR KÖŞESİ
ANKETLER
Aydın Büyükşehir Belediyesinin Çalışmalarından Memnun musunuz?
Bu ankete toplam 23 kişi katıldı.