Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in 2035 içten yanmalı motor yasağını "ağır bir hata" olarak nitelendirmesinin ardından, otomotiv devlerinin yoğun baskısıyla toplanan kritik zirve, sektörle hükümet arasında karmaşık bir uzlaşıyla sonuçlandı. Merz, "Eğer bunu yapmak benim elimdeyse, bunu başarmak için her şeyi yapacağım. 2035'te içten yanmalı için böyle kesin bir bitiş olmayacak." diyerek Avrupa Birliği'nin içten yanmalı motor yasağına meydan okudu. Zirveden, yasağın tamamen iptali yerine, Plug-in Hybrid ve sentetik yakıt gibi alternatif teknolojilere kapıyı açık bırakacak bir esneklik sağlanması yönünde güçlü bir irade çıktı.
"YAN YOLLARA İHTİYACIMIZ VAR"
Perşembe günü Başbakanlık'ta sektörün dev isimleriyle yapılan zirve, Almanya'nın otomotiv politikasında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Toplantı sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Başbakan Merz, elektrikli mobilitenin geleceğin ana teknolojisi olmaya devam edeceğini ancak sektöre alternatif enerji kaynaklarıyla yeni yollar keşfetmesi için zaman tanınması gerektiğini vurguladı. Zirve öncesinde Mercedes-Benz CEO'su Ola Kaellenius'un "Hala birkaç yan yola ihtiyacımız var" sözleri ve Volkswagen CEO'su Oliver Blume'nin 2035 hedefini "gerçekçi değil" olarak tanımlaması, sektörün ortak beklentisini özetliyordu. Merz'in zirve sonrası yaptığı net açıklama, bu beklentilerin hükümet tarafından tamamen benimsendiğini ortaya koydu.
KOALİSYON ORTAĞI SPD'DEN DE DESTEK GELDİ
Merz'in bu kararlı duruşu, koalisyon ortağı Sosyal Demokratlar (SPD) tarafından da desteklendi. Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Lars Klingbeil, partisinin menzil uzatıcılı araçlar (EREV), plug-in hybrid'ler ve yeni yakıtların harmanlanması gibi seçeneklere 2035 sonrasında da izin verilmesini "kesinlikle uygulanabilir bir yol" olarak gördüklerini açıkladı. Bu tam uzlaşı, Almanya'nın Brüksel'deki müzakerelerde 2035 hedefinin esnetilmesi için tek ses olarak ve güçlü bir şekilde masaya oturacağının en net göstergesi oldu.
PLUG-IN HYBRID'LER İÇİN YENİ BİR KAPI ARALANDI
Otomotiv lobisi VDA'nın en somut talebi, 2035 için hedeflenen %100 CO₂ kesintisinin %90'a indirilmesiydi. Bu değişiklik, kısa mesafeleri tamamen elektrikli gidebilen Plug-in Hybrid (PHEV) ve menzil uzatıcılı (EREV) araçların 2035 sonrasında da satılabilmesine olanak tanıyacaktı. Bosch CEO'su Stefan Hartung, bu esnekliğin "birçok otomotiv tedarikçisinin varlığı için elzem" olduğunu vurgulayarak durumun ciddiyetinin altını çizdi. Zirvede yasağın tamamen kaldırılması kararı çıkmasa da, teknolojiye açık bir yaklaşım benimsenmesi ve bu tür geçiş teknolojilerine bir pazar perspektifi sunulması fikri ağırlık kazandı.
İSTİHDAM, YATIRIM VE "AVRUPALIYI AL" FORMÜLÜ
Zirvenin temel motivasyonu, Çin rekabeti ve ABD gümrük vergileriyle boğuşan, on binlerce kişiyi işten çıkarma planları yapan Alman otomotiv sanayisinin istihdamını ve rekabet gücünü korumaktı. Bu hedef doğrultusunda, şarj amaçlı kullanılan elektriğin vergisinin düşürülmesi ve hızlı şarj ağının devlet tarafından güçlendirilmesi gibi somut talepler masaya yatırıldı. Hükümet, bu taleplere şarj altyapısı ve dijitalleşmeye yatırım sözü vererek olumlu yanıt verdi.
Zirvedeki uzlaşı ruhunun temelini ise "krizdeki bir sektörü, diğeriyle destekleme" planı oluşturdu. Koalisyon ortakları arasında tartışılan formüle göre, CO₂ hedeflerini tutturamayan üreticilere ceza indirimi sağlanması gündeme geldi. Bunun karşılığında ise otomotiv devlerinin, başta "yeşil çelik" olmak üzere ihtiyaç duydukları bileşenleri Avrupalı üreticilerden satın alması talep edildi. Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği (VDA) Başkanı Hildegard Mueller de hükümetin bu yaklaşımını, "Teknik seçenekler, bugünün istihdamını güvence altına almamıza yardımcı oluyor." sözleriyle destekledi.