Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu’nda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kürsüye çıkması, kitlesel bir protestoya dönüştü. Türkiye ve İspanya’nın da aralarında bulunduğu birçok ülke delegasyonu, Gazze’de on binlerce sivilin ölümünden sorumlu tutulan Netanyahu’nun konuşmasını dinlemeyi reddederek salonu terk etti.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun New York’taki oturumunda Netanyahu’nun konuşması öncesinde protesto atmosferi hakimdi. Başbakan, binaya girişi sırasında binlerce göstericinin “soykırımcı” sloganları ve barikatları arasından ilerlemek zorunda kaldı.
Netanyahu kürsüye çıktığında ise Türkiye, İspanya ve farklı kıtalardan çok sayıda ülkenin delegasyonları ayağa kalkarak salonu terk etti. Bu toplu çıkış, salonda belirgin bir boşluk yarattı. Netanyahu’nun konuşmasını yalnızca az sayıdaki destekçi dinlemeye devam etti.
TARTIŞMALI HARİTA
Netanyahu konuşmasında, Gazze ve Batı Şeria’yı “İsrail” sınırları içinde gösteren bir harita kullandı. Uluslararası hukuka göre Filistin toprakları sayılan bölgelerin İsrail’e dahil edilmesi tepkiyle karşılandı.
Kendisini “barış yanlısı” olarak tanımlayan Netanyahu, Hamas’ı hedef alarak, “Savaş bitebilir, ama Hamas teslim olmazsa devam ederiz” ifadelerini kullandı. Ancak, Gazze’de 16 binden fazla çocuğun ve 11 binden fazla kadının öldüğü saldırılara rağmen “sivil kayıpları en aza indirdiklerini” iddia etmesi, salonda kalan az sayıda dinleyici tarafından dahi tepkiyle karşılandı.
DIŞARIDA PROTESTO, İÇERİDE SESSİZLİK
New York sokaklarında da Netanyahu karşıtı gösteriler sürdü. Binlerce kişi, İsrail Başbakanı’nın BM’ye girişini engellemek için barikatlar kurdu.
Hamas Siyasi Büro üyesi İzzet er-Rişk, Genel Kurul öncesinde yaptığı açıklamada, uluslararası delegasyonlara “Netanyahu’nun sözlerini dinlemeyin, salonu terk edin” çağrısında bulunmuştu. BM Genel Kurulu’ndaki kitlesel protesto, bu çağrının karşılık bulduğunu ortaya koydu.
Netanyahu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
"İsrail hepinizin kirli işini yapıyor. Eğer İsrail'in sağladığı istihbarat olmasaydı, ABD 5 tane CIA kurmak zorunda kalırdı.
Dünyadaki zayıf liderler baskı altında medyaya karşı pes ettiler. İşler zorlaşınca, sağlam olanlar yola devam eder.
İsrail'in Gazze'deki çocukları bilerek açlıktan öldürdüğünü söylüyorlar. Oysa İsrail Gazze halkını 'bilerek' besliyor. Savaşın başından beri İsrail, Gazze halkına 2 milyon ton yiyecek ve yardım gönderdi. Bu, bir kişi için günde yaklaşık 3000 kalori eder.
Filistin halkının %90'ı 7 Ekim'i 'kutladı'. Binaların tepesinde dans ettiler, şeker dağıttılar. 11 Eylül olaylarını da aynı şekilde kutlamışlardı.
Eğer Gazze'de yeterli yiyecek yoksa, bunun sebebi Hamas o yiyecekleri çaldığı içindir.
7 Ekim'den sonra Filistinlilere Kudüs'e 1 mil mesafede bir devlet vermek, 11 Eylül'den sonra El Kaide'ye New York'a 1 mil mesafede bir devlet vermek gibidir.
Bir Filistin devletini bize dayatamazsınız; sırf siz zayıfsınız diye ulusal intihar etmeyeceğiz."